Blogger tarafından desteklenmektedir.

Sedat Peker'in Liderlik ve İletişim Şifreleri

 


 

Peker, kendisini; mukaddesatçı-milliyetçi, hayırsever iş adamı, eğitim gönüllüsü vb. sıfatlarla tanımlıyor olsa da herkesin bildiği gibi “Organize Suç Örgütü Lideri” olarak çeyrek asırdır ülkemizin gündeminde yer tutmakta adı çeşitli şaibeli işlerde anılmaktadır.

Lider: Kendisinden başka bir kişiyi, ikna eden, bir fikir-duygu etrafında onu harekete geçiren, sevk eden, yöneten, yönlendiren kişi olarak tanımlanır. Lider denildiğinde iki boyutlu bir değerlendirme söz konusudur. Yeteneklerini iyi yönde kullanan Atatürk gibi liderlerin karşısında bu yeteneklerini kötü niyetle kullanan Hitler gibi liderler de mevcuttur. Demek ki, liderliğin tanımında iyi ya da kötü özelliklerden ziyade toplumu, hedef kitlesini ikna etme özelliği aranmaktadır.

Peker’in liderliğinde birden çok kişiyle gerçekleştirilen “organize” bir faaliyet yürütülmektedir. Peker’in ikna kabiliyeti ile uzun zamandır ülkemizde söz sahibi olmasının altında yatan beceri, onun liderlik özellikleri içerisinde aranmalıdır. Bunları başlıklar halinde sıralayalım:

Benzerlik İlkesi: Yapılan araştırmalar bize benzeyeni sevdiğimiz yönündedir. Hem tutum hem davranışlarla bunu gösteren kişilere daha çok yakınlık duymaktayız. Peker de ortalama bir Türk gibi hareket etmekte, bizden, mahallemizden bir delikanlı figürü çizmektedir. Seçmen davranışlarında da lider seçiminde en önemli ilkenin bu olduğu bir realitedir.

Aynı Dili Konuşma: Mevlana’nın dediği “Aynı dili değil, aynı duyguları konuşanlar başarabilir” özlü sözü, Peker’de hem duygu hem de dil olarak tecelli etmektedir. Bazen yerel söyleyişe yönelmesi “daa” bazen rajon kesmesi “ulan” bazen de törel dil kalıplarını kullanması “Gayretullah” dil ve söyleyiş açısından toplumla aynı dil/duygu paylaşımına örnektir. Aynı dili konuşan lider, kuşkusuz tercih edilen olacaktır.

Olumlu Düşünmek ve Bir Hedef Ortaya Koymak: “Bir tiripoda, bir kameraya yenileceksiniz.” “Göreceksiniz Turan’ı kuracağız.” söylemleri de bir hedefe matuf olmakta ve yaşadığı açmazdan çıkacağına olan inancını pekiştirmeye çalışmaktadır. Kullandığı mizah dili de buna katkı sağlar. Mizah, akılcılığın göstergesi olduğu kadar olumlu düşünmenin bir tezahürüdür. Liderin en etkili silahı kullandığı ülküsü, hedefidir. Buna inanç, hedef kitlesini hipnotize etmesini doğurur. Gençliğimden hatırlarım bir de “sol mafya” vardı. Yani, mafya kirli ilişkilerini aklamak adına çeşitli ideoloji ve inanç kalıplarını kullanmakta, hedef kitlesini bu araçlarla daha kolay ikna edebilmektedir.

Kut Sahibi Olmak, İhsan Eylemek: Peker, rüyasını gördüğünü ve “şimdilik” öldürülemeyeceğini, yani çok yaşayacağını ima etmektedir. Bu tarz rüyalar bize yabancı değildir. Çeşitli kanaat önderleri; FETÖ, Cübbeli veya İbrahim Tatlıses vb. kendilerini özel/ ayrıcalıklı görmekte veya buna inanmaktadırlar. Hedef kitlenin, bu özelliklere haiz kişileri lider olarak seçmekte pek bonkör olduğunu hatırlatmak isteriz. İhsan eylemek ise, verici olmak, hedef kitlesine hediyeler almak; otomobil, altın saat, altın tespih vd. liderin kitlesi tarafından sahiplenilmesi, bazı durumlarda da NLP tekniği olarak liderini hatırlaması adına önemli ikna aracıdır. Peker de benzerleri gibi bonkör bir lider olarak çevresinde tanınmıştır.

Feda Olmak: Liderlik becerisinin bir diğer göstergesi de kendini feda edebilme, özveride bulunabilme özelliğidir. Tarihe geçmiş liderlerin hemen hemen tamamı bu özelliğiyle öne çıkmaktadır. Peker de “ Biz bu toplumun fedaileriyiz”, “Biz bu toplumun serdengeçtileriyiz”, “Biz bu toplumun delileriyiz” derken yukarıda mevzu olunan konuya temas etmektedir. Ayrıca burada “üçleme” dediğimiz bir retorik kalıbı göze çarpıyor. Aynı sözcükleri tekrar etmek ve şiirsel bir üslupla dile getirmek (belagat) anlatımı etkileyici kılmaktadır.

Retorik: Söz sanatları ve ikna becerisi olarak açıklanabilir. Temeli Aristo’yla atılan bu sanat, iknanın- duygusal dilin önemli belirleyicisidir. Retorikte genele hitap etme, onlarla aynı duyguları konuşma becerisi aranır. Türk- İslam Sentezi’ne, Turan’a göndermeler yapması, bazen Alevilere, bazen çok okunan saygın gazetecilere vurgu yapması, muhalefet partileri liderleri konusunda ters ifadelerden kaçınması, hedef kitleyi büyütme amacıyla duygusal yakınlık kurmaya hizmet etmektedir. Kısaca, çoğunluğa seslenmekte, onların frekans ayarlarına uygun bir kanalda iletişim kurmaktadır. 

Mağduriyet ve Bedel Ödeme: İknada etkili araçlar olarak mağduriyet her zaman geçerlidir. Evinin aranması esnasında mağduriyet yaşadığını dile getirmesi ve tüm videolarını bu gerekçeyle çektiğini dile getirmesi “çünkü” ikna kalıbı için biçilmiş bir kaftandır. “çünkü” denilen yerde itiraz olmaz. Diğer konu ise, ödediği bedelleri dile getirmesidir. Lider seçilirken bedel ödenme şartı aranır. Hapse giren lider daha çok seçmene ulaşabilir. Bunun örnekleri tarihimizde mevcuttur. Bedel ödeme, Dede Korkut Masalları’nda dahi vardır. Bedel ödeyen, düşmanını yenen delikanlılık mertebesine yükselir.

Okuma: “Türkiye’de Yönetim Becerileri ve Liderlik” kitabımda, liderin okuryazar olarak önemli bir beceriye sahip olduğuna değindim. Yaptığım araştırmada, tarihten günümüze “Sezar (İlk günlük), Napolyon (Roman yazarı), Churchill (Nobel Edebiyat Ödülü), Atatürk (Nutuk) ve hatta Hitler (Kavgam) birçok lider kitap okuma ve yazma özellikleriyle öne çıkmaktaydı. Dündar Kılıç, çok okuyan bir mafya lideridir. Büyük bir kitaplığı vardır ve çarpıcı olan ise, emekçi dostu söylemleri olmasıdır (Bknz. Youtube). Kılıç’tan sonra Peker’in de kitaplarla haşır neşir olduğu görülmektedir. Peker’in etkileme gücünün altında bu okuma kültürünü (Necip Fazıl, Nihal Atsız vd.) aramak hiç tesadüf olmayacaktır.

Cesaret: Liderliğin kitabında, cesaret en başta yer alır. Gözünü budaktan esirgememek, yeri geldiğinde en sert kayaya çarpmak ve bunu ifa ederken de korkusuzca savaşmak, bedel ödemeyi göze almak vardır. Peker de bu figürleri inanarak ya da inanmayarak (?) etkili bir şekilde ortaya koymaktadır. 

Sonuç:

Peker, hedef kitlesini seçerken çeşitli ideolojik ve milli-manevi hassasiyetini ortaya koymakta ve 40 yaş altı gençlere hitap etmektedir. Özellikle gençlerin daha çok milli-manevi, ideolojik hassasiyet taşıdığı düşünüldüğünde bu yaş grubunun seçiminin bilinçli olduğu görülmektedir. Ayrıca, 40 yaş üstü bireyler Peker’i geçmişten iyi tanımaktadır ve onlar ikna etmek zor olacaktır. Neticede, organize suç işleyen çetelerin hiçbir zaman masum olmadığı, çeşitli retorik ve ikna teknikleriyle çıkar amaçlı suç örgütlerine dönüştükleri, masum vatandaşlarının canına, malına, ırzına kast ettikleri aşikardır. Gençlerin Peker’in videoları konusunda uyarılmaları, mafyatik ilişkileri ön plana çıkartan televizyon dizilerinin bu tarz yapıları özendireceği gerçeğinden hareketle, gereken hassasiyetin sağlanması, toplumun sağlığı ve tekamülü açısından son derece önemlidir.

Üzücü olan, siyaset-mafya vb. ilişkilerin ülkemiz demokrasisi, hukuku adına utanç verici olduğudur. Sonuçta hukuk, herkese lazım. Peker'e bile! 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


1 yorum:

  1. Tebrikler hocam cok guzel kaleme almissiniz.

    YanıtlaSil