"Kanalıma Abone Olmayı Unutmayınız" Ah Şu Youtuberlar
İflah olmaz bir Youtube izleyicisiyim. Youtube çıkalı
televizyon izlemez oldum. İlgimi çeken konuları ve programları Youtube
üzerinden seyrediyor, bazen eğleniyor, bazen de haber alıyorum. Medyanın (neredeyse
dünyanın her yerinde) yandaş ve candaş olarak ikiye bölünmesine müteakiben,
taraflı haber ve programlara itibar etmiyor, ilgimi çeken konularda seçici
davranıyorum.
Youtube, izleyicinin özgür olmasına ışık tutan bir mecraya
dönüşmüştür. Yeri geldiğinde yorum yapmak, yeri geldiğinde beğenmek ya da beğenmemek,
ilginizi çeken konuları takibe almak, çağdaş insanın kendisini de var
edebildiği önemli bir kazanım olarak değerlendirilmelidir. Her uygulamanın iyi
yönleri olduğu kadar kötü tarafları da vardır. Önemli olan onu doğru
kullanabilmektir. İlk 2005’te müfredata giren “Medya okuryazarlığı” dersini
oldukça önemsiyorum. Bu dersin doğru bir içerikle sunulması, medyanın doğru
kullanımını da peşinden getirecektir. Bu kadar niye yazdım, ağzımızdaki baklayı
çıkartalım. Youtuberlar yani, bize içerik sağlayan ve buna emek serf eden
bireysel sunuculardan bahsedeceğim bu yazımda.
Önce eğlence amaçlı ortaya çıkan bu sunucular daha sonra
işin ticari tarafını keşfetti ve izlenme oranları, abone sayıları ve aldıkları “like”dan
para kazanmaya başladılar. Öyle böyle bir kazanç değildi bu, evler, arabalar,
yatlar, katlar vs. Bu işin bir okulu olmadığı gibi etik ilkeleri de bulunmuyor.
Böyle olunca da kolay yoldan para kazanmak isteyen gürühun ilgisini de çekiyor.
Youtuberları kendi içinde kategorize etmek mümkündür. Youtuberları, hazırladığı
içerikle uzmanlık alanı arasında paralellik olanlar ile hazırladığı içerik
konusunda amatör görüş, yorum ve emek harcayanlar olmak üzere ikiye
ayırabiliriz. Bir de bunları kendi içinde ticari olan ve olmayan diye de
ayrıştırabiliriz.
Ticari kaygı güdenler (ister amatör ister profesyonel),
izlenme oranın arttırmak adına çeşitli yöntemlere başvuruyor. Örneğin video
süresini arttırıyor, gazetecilikte kullanılan başlık atma tekniği ile çarpıcı
başlıklar atıyor ve siz de onu öğrenmek adına dakikalarca zevzek sohbet ve boş konuları
izler oluyorsunuz. İkinci problem ise, reklam alma adına her gün ilginizi çekecek
programlar hazırlama ihtiyacı duymaları. Bunun formülü de; sizin korkularınıza,
kaygılarınıza, hayallerinize hitap etmek. Böyle olunca izlenme oranları
artıyor. Goebbels’in mezarda adeta kemikleri sızlatacak cinsten öyle yalanlar
atılıyor ki şaşırmamak mümkün değil. Bazı videolar ise, kimi kaynaklara hizmet
etmek amaçlı kurulmuş. Toplumda kaos yaratmak ve/veya terör örgütlerinin
propagandasını yapmak, tuttuğu görüşü destekleyici videolara çekmek vb. Bunlar
da çok ilgi çekiyor, çünkü taraftarı olduğunuz konuları izlemek, sizin hayal
dünyanıza ve beklentilerinize yanıt veriyor.
Youtuberları ikiye ayrmıştık. Amatörler ve profesyoneller
diye. Amatör olup bu işi ticari kaygılarla yürüten yüzbinler, bu mecrayı ele
geçirmiş durumda. Kimi çocuk eğlence programları yapıyor, izlerken dehşete
düşüyorum. “Lanlı lunlu” sohbetler, yöresel ağız kullanımının yaygınlığı “bahtım,
yoh vb.”, çocukların eğitsel bütünlüğüne ve “çocuğa görelik ilkesi”ne ciddi
zarar vermektedir. Denetimin olmadığı mekanizmalar bu tarz sorunlara gebedir.
Peki yetişkinler için durum nasıl biraz da ona değinelim.
Önce tıp hekimlerinden başlayalım. Pandemi sürecinde, kendi
uzmanlık alanlarının dışına çıkıp ahkam kesen hekimlerin hemen hemen hepsi
gülünç duruma düştüler. Halen takipçileri kaldı mı bilemiyorum. Çünkü ben artık
takip etmiyorum. Peki, bu pandeminin aslında olmadığını, grip gibi bir
rahatsızlık olduğunu, aşı yoluyla insanlara çip takılacağı vb. onlarca
saçmalığı gerçekmiş gibi anlatan yüzbinlerce takipçisi olan birçoğunun
paranoyak olduğundan şüphe duymayacağımız stratejistler… Ya, dolar uçacak,
altın kaçacak deyip binlerce insanın ocağına ateş düşürten ekonomistlere ne
demeli? Bunların her birinin en az 200-300 bin takipçisi mevcut. İngiltere’de
aşıya karşı halkı örgütleyen kişinin bir öğretmen olduğu tespit edilmiş. Yani
bırakın hekimleri, devlet ne güne duruyor? Hangi devlet bile bile vatandaşına
çip taktırtır. Neticede youtuber olan uzmanların büyük çoğunluğu bu işi kar
amaçlı yaparken, uzman olmayanların tamamına yakını da hem kar hem de meşhur
olma duygularını paronoyak eğilimleriyle dışa vurmaktadırlar. Youtube üzerinde
eğitim veren meslektaşlarıma da rastlıyorum. Kendi alanımla ilgili takip
ettiklerim için de maalesef aynı şeyi diyebilirim. Geneli, eksik bilgi
veriyorlar ve izleyiciler, doğru bilgiye ulaştıklarını sanarak öğretim
yaşantılarında hatalar yapabilir ve ne yazık ki bu hataların nedenini
bilemeyebilirler. Youtube üzerinden gerçek anlamda bir belgesel, bir söyleşi, programlı
bir ders izlemek ve ondan bilgi sahibi olmak mümkün ama youtuber olarak meydana
çıkan birçok kişi (daha çok dışa dönük narsistik özellikleriyle) alanlarının
dışına çıkmakla kalmayıp halkı yanlış yönlendirmekte kaş yapayım derken göz
çıkartabilmektedirler. Bırakın onu sadece bir yemek tarifinde bile standart
yok. Yani youtube’dan neyi ne kadar alabileceğinizi bilmek “medya okuryazarlığı”nı
layıkıyla bilmekten geçiyor. Bunun yolu da gene EĞİTİM!
İşin hakkını veren Youtuberlara selam edip “istisnalar kaideyi
bozmaz” diyerek yazımızı noktalayalım. Gerçek anlamda üreten, araştıran
kişilerin bu tarz mecralarda olmaktan hem imtina ettiğini hem uzmanlık
alanlarının dışına çıkmayı etik bulmadığını hem de kılı kırk yararak bir ürün
ortaya koyabildiklerini hatırlatıp yeni duyduğum ve çok eğlendiğim kartivizit
bastırtan “Bilim Kurulu Üyeleri”ni konunun dışına çıksam da anmadan geçmeyeyim. Bu arada, “kanalıma
abone olmayı unutmayınız” özdeyişi, sizi de yeterince bunaltmadı mı?
Yorum Yap