Muharrem İnce
Muharrem İnce’nin yeni parti kurma hazırlığında olduğunu makul görmek gerekir. İnce, CHP’de kendine yer bulamadığını düşünerek ki öyle, kendi liderliğinde bir merkez sol parti arayışına girmiştir. Etrafında CHP küskünleri ile CHP’den umudunu yitirmiş seçmenin de olduğu gene kabul edilebilir bir tutum olacaktır. Ancak, konuyu İnce’nin siyasi manevraları üzerinden değerlendirmek yukarıda saydığımız olumlu değerlendirmeleri maalesef boşa çıkaracak düzeydedir. Konuyu teknik olarak değerlendirmeye çalışacağım.
İnce, hitabeti ve hazırcevaplılığıyla CHP seçmeni içinde karşılık bulmaktadır. Cumhurbaşkanlığı seçiminde bu özelliği onun CHP’nin üzerinde oy almasına sebep olmuştur. İnce’nin açıklamalarına bakıldığında kendisine %30,6 seçmeni oy vermiştir. Evet vermiştir de, arkasına partisini almış olmasını unutmuştur. İnce, bağımsız bir aday olarak siyasi arenaya çıkmış olsa dediği doğru olacaktı. Gelelim İnce’nin CHP yönetimi ile ilişkilerine, Kılıçdaroğlu’na karşı aday olmayacağını deklare ettikten iki gün sonra adayım, diyen İnce, Kılıçdaroğlu ile birebir otelde gerçekleştirdiği sohbeti de basına sızdırarak ikinci bir güven kaybına neden olmuştu. Kanımca, bu ikircikli tutum Kılıçdaroğlu tarafından asla affedilmedi ve edilmeyecek de…
Seçim gecesi 30 bin avukatla nöbet tutacağını ve Yüksek Seçim Kurulu binası önünde olacağını söyleyen İnce, o gece sırra kadem bastı. Sadece bir whatsapp mesajını öğrenebildik “adam kazandı.” Uzun yıllardır liderlik ve siyasal iletişim üzerine çalıştığımı okuyucularım bilir. Liderler zor günlerde liderliklerini test etme imkanı bulurlar. O gün İnce için biçilmiş bir kaftandı… Parti yönetiminin tepelerinden bir isimle seçim sonrası yaptığımız değerlendirmede, medyaya yansıyan ve İnce’nin o gece alkolü biraz fazla kaçırıp beyanat veremeyecek durumda olması gündeme geldi. O yönetici evet, dedi, o konuda sorunu var, dedi. Ben de madem öyle niçin aday gösterdiniz, deyince yanıt gelmedi. Evet, insanlar alkol alabilir bu kimseyi ilgilendirmez ama topluma yön veren kişilerin hassasiyet gerektiren günlerde daha titiz olması liderliğin bir başka versiyonudur İnce, böyle bir şey olmadı diyor, öyleyse ne oldu da kayboldu bu izahtan varestedir. İkna olmak isteriz.
Seçim öncesi Genel Başkan ve milletvekillerinin katılım gösterdiği Abant Çalıştay’ında sunum yapmıştım. Sunum sonrası partinin üst düzey yöneticilerinden ve İnce ile teşrik-i mesai yapmış bir vekille gerçekleştirdiğimiz sohbette konuyu İnce’ye getirdim ve fikrini almak istedim. Vekil, İnce’nin , sadece kendi doğrularına inanan, sabit fikirli biri olduğunu dile getirdi. Seçim kampanyası boyunca AKP ile inatlaşması biraz bunu doğrular görünmektedir. Hatta partinin eski yöneticilerinden birisiyle irtibata geçmiş ve İnce’nin yanlış strateji yürüttüğünü bunun mutlaka PR ekibine (halkla ilişkiler) iletilmesi gerektiğini söylemiştim ama ne duyan oldu ne de gören. İnce, kampanyası boyunca Tayyip Erdoğan’a laf yetiştirmeye çalıştı ama bilinen şudur ki, taklitleri asıllarını yaşatır ve öyle de oldu. Bisiklete binen, dans eden, komutanın pırpırını söken, yüksek PR ile faaliyet gösteren İnce, bu toplumun liderinde biraz da ağırbaşlılık aradığını unutmuş gibiydi. Yazılacak ve teknik olarak değerlendirilecek çok şey var ama yazıyı uzatmış olmayalım.
İnce’nin partisine ad arandığını medyadan öğrendik. Ulusalcı hassasiyet içeren merkez sol bir parti isimleri değerlendiriliyormuş. İnce, Cumhurbaşkanlığı seçim startını Demirtaş’ı ziyaret ederek başlamıştı bunu da hatırlatmış olalım. Partisinin hangi ideolojik altyapıyı barındıracağı yazımızın konusu değildir ama eklektik, geçici çözümlerle siyaset üretilebileceği perşembenin gelişinin çarşambadan belli olduğu izlenimini İnce fazlasıyla vermektedir.
İnce; halk adamı kimliğiyle, babacan, muhabbeti çekilir, sıcakkanlı bir liderlik özellikleri sergiliyor. Ortalama Türk havasını veriyor ki, bu seçmen için önemli bir avantajı oluşturur (benzerlik ilkesi) ama yukarıda dile getirdiğimiz olumsuzlukların, tragedyalarda olan baht dönüşümünün ve bunun üzerine soylu kişinin hüsrana uğramasının bir tezahürü olduğu da akılardan çıkmamalıdır. Tragedya kahramanı aynı hatayı iki kez yapamaz. Çünkü o lüksü yoktur.
CHP’nin iktidar olmasını “haklı gerekçelerle” isteyen seçmen, yanlış tercihleriyle bu süreci yavaşlatmış olacaktır.
Diğer yazımızda partiçi muhalefeti; Baykal, Cihaner üzerinden ele alacağız. Sonrasında da yeni yönetimi ve CHP’nin çıkış yollarını dile getireceğiz.
Yorum Yap