Blogger tarafından desteklenmektedir.

23 Aralık Dünya Günü






Yılın 365 gününün tamamına yakınını çeşitli günleri anmakla geçiriyoruz. Oysaki soluduğumuz havayı, içtiğimiz suyu, yediğimizi gıdayı, bastığımız yeri tek bir şeye borçlu olduğumuzu unutuyor ve onu anmıyoruz. Dünyanın kaderini sadece bilim insanları bırakarak “benden sonra tufan” anlayışıyla yaşamımızı sürdürüyor ve gelecek nesillerden dünyamızı çalar hale geliyoruz.

Nüfusun çoğalması, doğal yaşamın ve canlıların katledilmesi, zararlı gazlar için önlem alınmaması, suyun ve havanın kirletilmesi, genetiği değiştirilmiş gıdalarla ekolojik dengenin bozulması, katı yakıtlar, geri dönüşümü olmayan ürünlerin oluşturduğu kirlilik, HES’ler, bilinçsiz tüketim sonucu doğal kaynakların israfı, savaşlara bağlı doğal yıkımlar, orman yangınları, dikey yapılaşma ve düzensiz kentleşme vb. gibi nedenler sonucunda dünya S.O.S. veriyor. S. Hawking, insanlık önlem almazsa yakın gelecekte dünyanın sonunun geleceğini ve yeni yaşam alanları bulmak için uzaya zaruri göç edeceğini söylüyordu. Prof. Dr. Ali Demirsoy ise, bırakın uzayda koloni kurmayı, buna yetişecek bir zamanın bile kalmadığını, çok yakında dünyanın sonun geleceğini bilimsel ispatla ortaya koymaktadır. İnsan, doğası gereği olumsuzlukları zihninde kolaylıkla silmekte, çoğunlukla anı ya da geçmişi yaşamaktadır. Geleceğe odaklanma beyin programlamasında pek yer bulmuyor. Geleceğe odaklanan zihinler ise, daha çok vizyon sahibi olanlarda ya da bilimle uğraşan bireylerde görülüyor.

Bu yazıyı kaleme almamda esin kaynağım okuduğum bir paylaşım oldu. Sosyal paylaşımda, İstanbul sahillerinde yunusların dans ettiği, Avcılar’dan Uludağ’ın göründüğü anlatılıyordu. Evimin penceresinden Ankara’ya baktıkça kirli-sisli bulutumsu görüntünün yerini, açık bir havaya eşlik eden ve en uzaktaki semtleri dahi görebildiğim huzur dolu manzaraya bıraktığına şahit oluyorum. Kent yaşamının hızlılığı adeta gökyüzüne de etki ederken, şimdi donmuş bir manzaraya, bir tabloya bakarcasına doğayla iç içe olduğumu hissediyorum.

Çağımızda artan hastalıkların kaynağını da kuşkusuz doğal yaşamdan uzak düşmeye bağlamalıyız. Organik gıdalardan, temiz havadan, temiz sudan ve hareketsiz (doğadan kopuk) yaşamdan kopuş, bağışıklık sistemimizi çökertmekte ve hastalıklar birer birer bizleri sınamaktadır. Kapitalizmin en büyük etkisi, “tüketen insan” yaratarak o insanı kendi tükenmişliğine hapsetmesi ve doyumsuz insanı ortaya çıkartmasıdır. Doyumsuz insan ise, sürekli stres altında boğuşmakta ve bağışıklık sistemini olağan üstü zorlamakta ve tüm hastalıklara kapıyı aralamaktadır.  

23 Aralık Kovid-19 virüsünün çıktığı tarih. Bu tarih, tüm insanlık için, kaybettikleri için tekrar düşünme adına büyük bir fırsat olmalıdır. İnsanlık, neden bu virüsle baş edemediğini, gelecekte daha ne tür belalarla karşılaşacağını idrak etmek zorundadır. Bunun biricik yolu da “dünya”yı hatırlamaktan geçer. İnsanlık, “23 Aralık Dünya Günü” yoluyla, oluşturacağı konseyler ve kamuoyuyla, dünyayı talan edenlere dur demeyi öğrenecek ve daha yaşanabilir, daha güzel bir dünya var edilecektir. Bu son derece kolay olacaktır. Yeterki o bilinç zihinlere yerleşsin.

Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, dünya, o eski dünya gibi olmayacak, yeni bir doğuş, yeni bir uyanış bizleri kucaklayacaktır. Bunun için de ilk işimiz, dünyayla barışmak olacaktır.
Aşık Veysel’in üzerine kitaplar yazılacak düzeyde derinliği olan “pastoral şiiriyle” sözlerimizi noktalarken, dünyayla-toprakla barışmanın zamanı geldi, diyor, "23 Aralık Dünya Günü"nüzü kutluyorum.


KARA TOPRAK

Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sadık yârim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sadık yârim kara topraktır

Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sadık yârim kara topraktır

Koyun verdi kuzu verdi süt verdi
Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile döğmeyince kıt verdi
Benim sadık yârim kara topraktır

Âdem'den bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyva yedirdi
Her gün beni tepesinde götürdü
Benim sadık yârim kara topraktır

Karnın yardım kazmayınan belinen
Yüzün yırttım tırnağınan elinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sadık yârim kara topraktır

İşkence yaptıkça bana gülerdi
Bunda yalan yoktur herkes de gördü
Bir çekirdek verdim dört bostan verdi
Benim sadık yârim kara topraktır

Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım
Benim sadık yârim kara topraktır

Dileğin varsa iste Allah'tan
Almak için uzak gitme topraktan
Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan
Benim sadık yârim kara topraktır

Hakikat ararsan açık bir nokta
Allah kula yakın kul da Allah'a
Hakkın gizli hazinesi  toprakta
Benim sadık yârim kara topraktır

Bütün kusurumuzu toprak gizliyor
Merhem çalıp yaralarımı düzlüyor
Kolun açmış yollarımı gözlüyor
Benim sadık yârim kara topraktır

Her kim ki olursa bu sırra mazhar
Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel'i bağrına basar
Benim sadık yârim kara topraktır

Hiç yorum yok