Şımarık Veliler
Öğrencilik yıllarımda öğretmen tek otorite sayılırdı. Bizden önce “eti senin kemiği benim”, diyerek velilerin çocuklarını öğretmenlerine teslim ettiği bir vakıaydı. Bu anlayışı her ne kadar onaylamıyor olsam da, eğiticiye verilen hakların günümüzde giderek azaltılmış olmasını da kaygıyla izliyorum.
Öğretmen, sınıf ortamında eğitimi planlayan ve belirlenen hedeflere ulaştıran bir rehberdir. Bunu başarıyla icra edebilmesi de ancak öğretmen yetiştiren kurumlarda verilecek eğitimin çağın koşullarına uygun olmasına, öğretmenlerin en az doktor, avukat, mühendis gibi meslek gruplarının seçiminde gösterilen titizliğe uygun olarak seçilmesine bağlıdır.
Gelelim günümüze, özel okullardan devlet okullarına kadar okul aile işbirliği adı altında yeni bir süreçle karşı karşıyayız. Çocuğumun anaokulunda yıllar önce bir veli toplantısı olmuştu. Okul yönetimi velilerin görüşlerini alıyor ve oylama yaptırıyordu. Öyle ipe sapa gelmez konular konuşulmaya başlandı ki, yönetim toplantıyı yönetemez hale geldi. Elimi kaldırdım ve söz istedim. Okul yönetimine, bu alanın uzmanı sizlersiniz. Bizim fikrimizi eğitim-öğretim konusunda alamaz ve oylama da yapamazsınız, dedim. Siz karar verirsiniz, biz uygularız. diyerek konuşmamı sonlandırdım. Neticede okul yönetimi, benden aldığı cesaretle son noktayı koymuş oldu. Bunun örnekleri, devlet okullarında ve özel okullarda fazlasıyla mevcut. Ünlü bir eğitim kurumunun müdiresiyle sohbet ederken, çağın gereklerine göre veli-aile işbirliği eğitimde önemli bir halkadır, deyiverdi. Ben de evet ama, eğitim-öğretime müdahale edilmeyecekse, öğretmen özgür olabilecekse katılıyorum. Diğer müdahaleleri onaylamıyorum, dedim. Bazen bir şeyler modaya dönüşüyor. Eğitimin ticari bir metaya dönüşmesi ve devlet okullarının da siyasileşmesi sonucu ok yaydan çıkıyor. Özel okullarda velileri üzmemek, onların gönlünü hoş tutmak, veliyi (müşteriyi) kaybetmemek adına “evetçi” bir yönetim tercih ediliyor. Devlet okullarında da idareyle ters düşmemek, velilerin gazabından korunabilmek adına susuluyor, doğrular yerine yanlışlar tercih nedeni oluyor. Okul aile birlikleri de biraz egosantrik birliklere dönüşerek gerçek işlevinin dışına çıkıyor. Neticede öğretmen yalnızlaşmış, veliler ise; öğretmenin önüne geçmiş durumdadır. Öğretmen bu durumu nasıl aşabilir, diye soracak olursanız ekmeğinin derdinde olan öğretmene pek bir çıkış yolu bulunmamaktadır.
Öğretmen, öğrencisini iyi tanıyorsa ve onu iyi yetiştiriyorsa, velilerin ona müdahale hakkı yoktur. Şımarık veliler, çocuklarının eksik yönlerinin müsebbibini öğretmenler olarak görüyor ve onlara adeta mobbing uyguluyor. Buna birileri dur demelidir. Madem kimse demiyor, biz veliler dur, diyelim ve öğretmenlerimizi özgür bırakalım. Müdahale eden velilere de hadlerini bildirelim. Uğur Mumcu’nun dediği gibi : “Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz.” Maşallah ülkemizde hiç kitap okumadan, o alanda uzman olmadan öylesine çok fikir sahipleri var ki, eğitimin geleceği için o dilli düdükleri artık susturmak gerekiyor. Haydi ama!
Bu makalem demokrat.com'da yayınlanmıştır.
https://www.demokrat.com/makale/3174819/kamil-sonmez/simarik-veliler
Yorum Yap