Blogger tarafından desteklenmektedir.

CHP'nin Ezberlerini Bozan İmamoğlu




Gazete Demokrat

https://www.demokrat.com/makale/2500440/kamil-sonmez/chpnin-ezberlerini-bozan-imamoglu


Kısa bir zaman öncesine kadar sadece Beylikdüzü seçmeninin tanıdığı İmamoğlu, 31 Mart Yerel Seçimleriyle birlikte yıldız parlayan bir lidere dönüştü. Teknik tabirle “halkta karşılığı olmayan”, kısaca tanıdık olmayan adayın güven vermesi imkansıza yakındı. Çünkü seçmen, oy verirken güveneceği adayı ya da parti programını (Türkiye’de ise, ideolojisini) tercih eder. Bu yazımızda, az bir zamanda güven vererek kitlelerin umuduna dönüşen İmamoğlu’nun liderlik şifrelerini paylaşacağım.
CHP, Ecevit’ten bu güne, kendi kitlesini konsolide eden ve hatta sıkı bir muhafazakar parti görünümü çizmekteydi. 24 Haziran’da umut vaat eden İnce ise, muhafazakar CHP’lilikten gene uzaklaşamadı. Çünkü, iktidarın hatalarına odaklanmayı seçen anlayış, her seçimde kaybetmeye mahkumdu. Muhalefet kendi stratejilerini oluşturmalı ve iktidar partisi kendisi için varlık nedeni olmamalıdır. Buna rağmen CHP, varlık nedenini her seçimde iktidar partisine odakladı. AK Partinin segmenter tavrı (kendi seçmenini diri tutma ve ötekileştirme), sandıkta karşılık buldukça, CHP de bu tavra karşılık vermeye çabaladı. Aslında bu, AK Parti’nin de fazlasıyla işine gelmekteydi. İnce’nin seçim stratejisi de böylece çökmüş oluyordu.

CHP seçmeninin Halk TV ekranlarında yıllardır boy gösterdiği Halk Arenası programına dikkat ettiğinizde, program seyircisinin adeta muharip gazilerden oluştuğu görülür. Ortalama yaş grubu, 60 civarındaydı. Yani, genç seçmende karşılık bulan, onları siyasete çeken bir anlayış; MHP, Ak Parti sıralamasıyla CHP’yi 3.lüğe yerleştirmekteydi. Demek ki CHP, gerek muhafazakar bir parti algısını yansıtmakta, gençlerle kucaklaşamamakta ve teşkilat, oldukça hantal bir görünüm arz etmektedir. Seçim kampanyaları 31 Mart’ta özellikle İstanbul ve Ankara olmak üzere, geleneksel seçim kampanyalarının pek dışına çıkamayan, etkisi oldukça düşük ve seçmeni coşturmaktan uzak kampanyalardı. Buna rağmen, nasıl oldu da İmamoğlu, seçmenin gönlünü sandıkta fethedebildi?
Güven vermenin temelinde, başarılı olmuş olmak (Beylikdüzü örn.), istikrar, benzerlik (aynalama) yani seçmene benzerliği arttırıcı unsurlar (inanç, ortak değerleri ön plana çıkarma, kapsayıcı olma vb.) İmamoğlu tarafından başarıyla kullanılagelmiştir. Benzer özellikleri Erdoğan için de söylemek gerekir. Erdoğan ile ayrıldıkları taraf ise, İmamoğlu’nun birleştirici bir dil kullanmayı tercih etmesinde yatmaktadır. Erdoğan, “kimsesizlerin kimsesi”, “ “fakir fukaranın garip gurebanın” dert ortağı olarak yola çıkmış ve seçmen tarafından sahiplenilmişti. Ve seçmenine benziyordu Erdoğan… İmamoğlu’nun da çarşı pazar muhabbetlerinde ne kadar çok halka benzediğine şahit olduk. Kiminin abisi, kiminin kardeşi, kiminin hemşehrisi olmayı kitlelere kabul ettirebildi. Haliyle, AK Parti/CHP üzerinden siyasi bir algoritmayla değil, kendi karizmasını merkeze alarak pergelini açabildiği kadar açtı. Diğer taraftan Erdoğan’daki inatçı tutumunun bir benzerini, İmamoğlu da oylarına sahip çıkarak göstermiştir. Sandığı hemen terk etmemiş ve seçmeninin zihninde liderliğini pekiştirmiştir. Ecevit, Erbakan, Demirel ve Denktaş gibi inatçılıklarıyla siyasi başarılarını perçinleyen liderler arasında, İmamoğlu’nu da yavaş yavaş dillendirebilmek mümkündür.
Karadenizliliğini belli eden hafif aksanlı konuşması (Doğallık katmaktadır.), güler yüzü, her koşulda öfkesini kontrol edebilmeyi başarması (Liderlik için son derece önemli bir meziyettir.) ve hepsinden önemlisi CHP’nin klasik önyargısını ortadan kaldırmayı yani umutsuzluğu, tükenmişliği, eleştiriyi merkeze alan tutumunu bertaraf ederek, sürekli umutvar olabilmeyi başarmıştır. Namık Kemal “Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini / Yok mudur kurtaracak baht-ı kara maderini?” derken Atatürk ise, “Vatanın bağrına düşman dayasa da hançerini / Bulunur kurtaracak baht-ı kara maderini!” diyerek bakış açısını ortaya koyabilmiştir. Liderlerin en önemli özelliği de hedef kitlesine, “Her şey çok güzel olacak” diyebilmeleridir.
Uzun zamandır ilk defa, gençlerin sahiplendiği CHP’li bir lider görünümü çizen İmamoğlu, sosyal medyada da etkin bir şekilde yer almaktadır. CHP’nin bu müzmin durumu, İmamoğlu ile kesinlikle aşılmış görülmektedir.
Liderliğin ABC’sine bakılınca ilk harfi, iletişimden geçmektedir. Yani, duygu ve düşüncelerinizi seçmeninize anlatmayı bileceksiniz. Erdoğan’ın en büyük başarısı hep bu olmuştur. Yıllar sonra benzer başarıyı İmamoğlu’nun da yakalamış olması “İstanbul’u alan Türkiye’yi alır.” yaklaşımıyla, iktidara, önemli bir rakip ortaya çıkarmıştır.
Liderlik, uzun soluklu bir başarıyı ister. Maratona hızlı başlayan çabuk yorulur, sözünden hareketle, şu an için İmamoğlu’nun dikkatli gittiğini düşünüyor ve Kılıçdaroğlu’nun Türk siyasetine yeni bir lider kazandırmakta olduğunun da altını çizmek istiyoruz.
“Türkiye’de Yönetim Becerileri ve Liderlik”, “Seçim Kazanma Sanatı” adlı her iki kitabımızda yazılanların sağlaması niteliğinde olan İmamoğlu’nun liderlik karizması, teorik umutlarımızı uygulamada da arttırmıştır. 23 Haziran’da kazansa da kaybetse de CHP’nin küllerinden yeni bir lider, yeniden doğmaktadır.


Hiç yorum yok