Güzel Öykü Teşkilatları
“Güzel Öykü Teşkilatları”nın
kısaltılmışı yani GÖT’ler, bu yazımızın konusunu teşkil ediyor. Sivil toplum
kuruluşlarının mantar gibi bittiği çağımızda iyileri olduğu kadar kötüleri de
bulunmaktadır. Nasıl ki her mantar yenmiyorsa ve zehirliyorsa, her sivil toplum
örgütünün de masumiyeti sorgulanabilir. Sivil toplum örgütleri, dernekler,
vakıflar, yardım-dayanışma kuruluşları vb. sayısını arttırabileceğimiz birden
çok kuruluşun kimi gerçekten kamu yararını gözetirken; kimi de belirli yapılara
hizmet etmektedir. Örneğin; Batı menşeili bazı dini örgütlerin temelindeki
kuruluş felsefesi, gittikleri ülkelerde istihbarat faaliyetlerini koordine
etmek ve hatta oralarda iç karışıklık yaratmak gibi misyonlara sahip oldukları
bilinmektedir. Haliyle, sivil toplum örgütü denildiğinde tek taraflı bakmamak
ve işin iç yüzünü anlamaya çalışmak gerekir. Yıllar önce, tanıştığım bir
stratejist (Şimdilerde tv’lerde boy
gösteriyor.), “Yeşil Barış Örgütü”nün siyasi faaliyetler amacıyla örgütlendiğini,
asıl amaçlarının devletlere baskı yapmak ve kaos yaratmak olduğunu söylemişti.
Bazı halk hareketlerinde bunu görmeniz olasıdır. Hiç unutmam, “Gezi Olayları”
zamanında, toplumsal hareketten istifade etmeye çalışan gruplar ortaya
çıkmıştı. “Anonymus” vb. gibi kaynağı bilinmeyen odaklardan halkı kışkırtmaya
dönük mesajlar yayılıyordu. Haliyle, bir yerde örgütlü hareket varsa bunu iki
açıdan değerlendirmek gerekir. Gelelim GÖT’lere, bunların bir de ticari misyon
yüklenmiş olanları bulunur. Dünyanın her yerinde, iş dünyasına hizmet eden, iyi
huylu olanları olduğu kadar kötü huylu, habis örgütler de vardır:
“John D. Rockefeller, halkın zihnini kontrol
etmek için yüksek öğrenim kurumlarına büyük bağışlar yaptı. Aileye ait
Rockefeller Vakfı, öğrencilere "güvenli ve muhafazakâr bir eğitim"
sunmayı kabul eden akademisyenlere bağışta bulundu ve Rockefeller
İmparatorluğu'na faydalı olacak düşünceleri yaymayı kabul eden profesörlerin
maaşlarına zam yaptı.”(Kaynak: fikriyat.com)
Bu tarz
örgütlenmelerin veya danışmanlık kuruluşlarının amacı, patronlara güzel öyküler
yazarak, şirketleri kıskaçları altına almak ve ticari rant sağlamaktır. Bu
örgütlerin ya içinde olur, sisteme hizmet eder; ya da dışında kalırsınız.
Özellikle dışında kalmak gibi bir lüksünüz de olamaz. Çünkü, o zaman da bu
kliklerden aforoz edilerek ticari ikbaliniz tehlikeye girmiş olur. Bu nedenle
GÖT’e gelmek, oldukça makbul kabul edilir. Neticede bu örgütler, çalışanın
haklarından ziyade, patronların/sermayenin haklarına odaklanır ve sözde çalışan
memnunmuş izlenimi oluşturur ve modern köleliği makul gösterme amacına hizmet
ederler. Patronlar da memnundur, sonuçta kral çıplak diyebilecek evsafta bir
kuruluş karşısında yoktur. Bazı patronlar da bu örgütlere gerçekten inanırlar.
İnanmayanları da vardır ama onun azınlıkta olduğu düşünmekteyiz. İstatistik en
büyük yalancıdır, savından hareketle; süslü, cilalı, rengarenk grafikler ve
hesaplamalarla her şey hoş gösterilmeye çalışılır. Çalışanın yaşadığı sorunlar,
iş barışı, liyakat, fazla mesai, ücret adaletsizliği, iş verimi, iş güvencesi,
işçi sağlığı ve güvenliği vb. konular sadece süslü ifadelerle ele alınır ama
işin temeline inilmez. Şöyle örneklendireyim; yılın en iyi şirketi ödülüne
layık görülen işletmenin çalışanlarının, ücretlerini alamadığına dair basın
bildirileri görmezden gelinir ya da basına yansıtılmaz. İşçiler ayaklanmıştır
ama medyada bu yer almaz. Öylesine büyük bir baskı vardır ki, şirketin en üst
yönetimi dahi bunu yokmuş gibi göstermeye çalışır. Sonuçta, ekmek parası değil
mi efendim?
Sonuç olarak,
STK’lar bir ülkenin güvenlik sibobudur. İçi boşaltılmış olan ve modern (!)
çağın çıkarına hizmet eden bu GÖT’ler iyi bilinmeli ve halk bilinçlenmelidir.
Her şeyin para olduğu ve paraya tahvil edildiği dünyada, çalışanın haklarını
koruyacak mekanizmalara ivedi ihtiyaç bulunmaktadır. Can Yücel’i şiirinde
“..öt” dediği için hakim karşısına çıkartırlar. Yücel savunmasında: “ Kırk
yıllık “…öte”, “…öt” diyemeyeceksek bırakalım şiiri hakim bey!” demiştir. Biz
de bu çıkarsamayla sözlerimizi noktalayalım. “Sivil Kuruluşlar” demek isterdim
ama kısaltılmışı da sinkaflı şeyler akla getiriyor.
“Teşbihte hata
olmaz” denilir. Her ne kadar sürç-i lisan ettikse affola!
Yorum Yap