Blogger tarafından desteklenmektedir.

Nihat Genç'e Güzelleme



Nihat Genç’i öğrencilik yıllarımdan beri takip ederim. Mizah dergisi Leman’da uzun öykülerini okurdum. Genç’in; fantastik bir kurguya eşlik eden güçlü bir kalemi vardı. Zamanla Tv. programlarına çıkmaya başladı. O zaman da gördük ki Genç, günümüzün meddahlığına soyunarak, kıssalar anlatan ve bunları adeta bize yaşatan, Dede Korkut bilgeliğinde Anadolu’nun bağrından çıkmış, gerçek bir yurtsever ve bir o kadar da yürekli bir yazar kimliğiyle okuyanlarını/izleyenlerini etkileyen içimizden biri, bir ağabey oluyordu.
Genç, onlarca kitap yazmasına rağmen, necip medyamızın kalemlerine oranla, akçeli işlere karışmamış, düşüncelerinden taviz vermemiş, üç kuruşa kendini satmamış bir değer niteliği taşır. Kapitalizmin hiçbir aracına binmeyerek, kendi yolunda yalnız başına yürümeyi (aç bi-ilâç) şiâr edinmiş ve onu gördükçe, onu okudukça, “İyi ki varsın ağabey!” dememizi sağlamış ve dertlerimize derman olmuştur. Genç sayesinde, evrende duruş sahibi olabilen bu örnek insanların varlığı bizi umutlandırmış, bize cesaret gelmiştir. Sinoplu Diyojen’in Büyük İskender’e verdiği dersi; “Gölge etme başka ihsan eylemez!”, Genç de her kitabında, her söyleşisinde bu dersi bizlere vermektedir.

Yazarlar/Gazeteciler kendi arasında üçe ayrılır:

1.             Taraftarlar: Siyâsi görüşlerine göre konum alıp, o görüşten insanların düşünce/duygu dünyalarına göre yazı kaleme alırlar. Tek yönlüdürler.
2.      Rantçılar: Para ve mevki hırslarıyla, yazılarını kaleme alırlar. Yandaş, dalkavuk, tetikçi tabir ettiğimiz kişilerdir bunlar. Rüzgâr gülü misali, zamana ve mekana göre kolaylıkla konum değiştirebilmektedirler.
3.        Bağımsız yazarlar: Nihat Genç, Soner Yalçın gibi yazarların yer aldığı, doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilen, haksızlıklar karşısında susmayan yazar tayfası da vardır ki, gerçek yazarlardır onlar.

Türk ordusu; Balyoz, Ergenekon kumpaslarıyla tecrit edilirken, devletin mahremi “Kozmik Oda ve Gizli Belgeler” düzmece yalanlarla teşhir edilirken susmayan kaç yazar biliyoruz? Zekeriya Öz’ün heykelini dikmek isteyenler, Muhterem Hocaefendi’lerine (!) yalakalıkta sınır tanımayanlar, "dön dön", diye feryat figan edenler, boyunlarına kadar FETÖ batağına batıp da, 15 Temmuz’dan sonra FETÖ’nün kitabını yazanlar, akademisyen kılığındaki yandaş gazeteciler ve daha neler neler!… İnsan yazarken yoruluyor. İşte Nihat Genç, çizgisini hiç bozmadan her türlü CIA’cı aymazlığa vb., yolsuzluğa, sahtekârlığa, yalakalığa, “insansız’lığa baş kaldırmış ve gerçek bir yazar olduğunu kanıtlamıştır.
Zaman bize, kimlerin öngörüsüzlükleriyle bu gazetecilik mesleğini ifa edemeyeceğini kanıtlayabilmiştir. Bunların arasından Nihat Genç ve birkaç yazar sıyrılabilmiş ve geleceği görebilme erdemine sahip olabilmiştir.
Nihat Genç, sadece bir yazar değil; gerçek bir gönül adamıdır. Yazılarının-öykülerinin tamamı, bu yiğit Anadolu delikanlısının veryansınını içerir. O, Anadolu’nun bozkırlarından, Karadeniz’in yaylalarından, Ege’nin melteminden, Fırat’ın bereketinden, anayurdun hilâlinden-al’ından, kır çiçeklerinden, kardelenlerden almıştır ilhamını… Biraz Karacaoğlan, biraz Yunus, biraz Veysel, biraz Neyzen, biraz Nasrettin, biraz Neşet’tir. En çok da Neyzen’dir o!
Güzelleme, methiye yazmak âdetim değildir. Sürç-i lisan ettikse affola, diyerek Şeyh Edebâ li’nin bir ifadesiyle yazımı noktalamak istiyorum: “Atın iyisine, doru; yiğidin iyisine, deli derler.”
Saygılar, değerli ağabeyimiz!

Hiç yorum yok