Seçimin Galibini Açıklıyorum
Ülkemiz seçmen davranışları
incelendiğinde, öncelikli olarak ekonomi politikaları sonrasında da inanç ve özgürlükler
gelir. Gelişmiş ülkelerde sosyal devlet ön plana çıktığı için özgürlüklerin
mutlaka bir karşılığı bulunur. Ülkemiz gerçeklerinde "paternal”(otorite)
bir toplum oluşumuz, bunun yanında “toplulukçu kültür”den beslenmemiz,
beklentilerimizin temelini güçlü iktidar ve ekonomi politikaları üzerinde
şekillendirir. AK Parti’nin kitlelere mesajında “kimsesizlerin kimi” olgusu
önemli bir karşılık bulmuş ve partinin sıfatı olan “kalkınma” ifadesi de
ekonomik bir vaat oluşturmuştu. %65’inin kendisini muhafazakar olarak gördüğü
ülkemizde, “muhafazakar demokrat”lık çok partili sistemden bu güne önemli bir
odak haline gelmiştir.
Netice olarak, bu seçimlerde
ötekileştiren değil, birleştiren stratejiler kazançlı çıkacaktır. FETÖ konusu,
sadece tek bir partinin meselesi değildir. FETÖ her partiye sızabilecek evsafta
bir örgüttür. O nedenle, birbirlerine FETÖCÜLÜK suçlaması yoluyla yürütecekleri kampanya inandırıcı
olmayacaktır. Milliyetçilik eksenli strateji ise; MHP’nin alternatifi konumunda
görülen İYİ Parti tarafından kolaylıkla elemine edilebilecektir. Muhafazakarlık
veya inanç eksenli stratejiler ise; SAADET Partisi tarafından bertaraf
edilebilir görünmektedir. Netice olarak Cumhur ittifakı için stratejik olarak
fazla bir imkan bulunmuyor. Fabrika ayarlarına dönülmesi durumunda “kalkınma ve
garip gureba”nın korunma ilkesi halen geçerliliğini sürdürmektedir. Buna
rağmen, halk açısından ne kadar tatmin edici olacaktır, tartışılır.
Millet İttifakı’nın öne
geçebilmesi ise, adayların ortaya koyacağı politikalar ve halkı inandırma
esasına dayanmaktadır. İleriye dönük hedefler koyan, iyimser bakan partiler bu
seçimde ipi göğüsleyecektir. Atışma, lafı gediğine koyma gibi kendi seçmeninde
karşılık bulan davranışlar, halkın genelinde pek makbul değildir. Bir partinin
varlık sebebi, başka bir parti ya da onun lideri değildir. O lider, halkı ikna
etmiştir. Demek ki, muhalif liderler de halkı ikna etmekle mükelleftir. Halkın
sesini duyabilen, kendi sesini kısan lider avantajlıdır. Ayrıca, iktidarla
girişilecek söz düellolarında kazançlı çıkmak pek olası görünmüyor. Nedeni ise,
“genel medya” kolaylıkla konuları değiştirebilecek güçtedir.
Seçimi kazanacak parti; gençlere
ve kadınlara ulaşan, onları ikna eden, işsizliğe çözüm üreten, asgari ücrete
eğilen, ekonomi politikaları ortaya koyabilen olacaktır. Mao’nun stratejisi
büyük kalabalıklardı. Gelecek için en fazla tatmin edilmesi ve anlaşılması
gereken kitle ise, gençlerdir. Çünkü, çoğunluk onlardadır.
Seçimin galibini açıklıyorum:
“Gençlere ve Geçime” öncelik tanıyan olacaktır.
Seçim sizin!
Yorum Yap