İlişkisel Yönetim
İlişkisel Yönetim
Yönetim; koordinasyon, yetkilendirme, eğitme, organize etme,
planlama ve denetleme fonksiyonlarını içerir. Bunları etkili kullanmanın yolu
da öncelikli olarak o iş kolunda bilgi sahibi olmakla mümkündür. Yönetici,
yönettiği ekibin içerisinde iş deneyimi ve bilgisiyle söz sahibi kişi
olmalıdır. Günümüz gerçekliğinde ise, yöneticilerin astlarından daha az eğitim
ve bilgi sahibi olduğu tartışma götürmüyor. Öyleyse yöneticiye düşen bir görev
var: İlişkisel yönetim. Bu yazımda biraz bundan bahsedeceğim.
İlişkisel yönetim,
yöneticinin astlarıyla olan yönetsel uyumu ve astların kendi içerinde
sağlayacağı uyumu içerir. Demek ki, dikey ve yatay iki ilişki biçimi karşımıza
çıkıyor. Ülkemiz yönetim algılayışında, yöneticinin tek yetkili olması ve/veya
böyle bir arzuda bulunulması biraz sosyo-kültürel özelliklerimiz
gereğidir. Gönül ister ki tüm yönetsel
sistemler yatay ve eşgüdüme dayansın. Neticede bu zorluğun altından
kalkabilecek olan gene yöneticinin bizatihi kendisidir.
İlişkisel yönetimde, yöneticiye düşen önemli sorumluluk
alanı bulunmaktadır:
- Astlarının beklentilerini ve ihtiyaçlarını bilmek,
- Yetkinlik esaslı bir kadro oluşturmak,
- Formel ve informel iletişimi güçlendirmek,
- İleride sorun çıkarabilecek işgören konusunda temkinli olmaktır.
Şimdi bu maddeleri kısaca açıklayabiliriz.
Astların
Beklentilerini ve İhtiyaçlarını Karşılamak
Yönetici, astlarını tanımalıdır. Beklenti ve ihtiyaçlar
kişiden kişiye göre değişir. Kimi için saygınlıkken, kimi için de ücrettir.
Netice olarak her işgörenin farklı bir beklenti ve ihtiyaç düzeyinde olduğu çok
iyi bilinmeli ve hepsinden önemlisi işgörenin ajandasında yer alan geleceğe
dönük hedefler analiz edilmelidir. Bir işgören, yönetimde yer almayı kendisine
hedef olarak belirleyebilir. Bunu tahmin etmek ve hatta bilmek zorundasınız. Bu
tahmini edemeyen yönetici, yarın bir yönetim planlaması yaptığında ve bu
işgöreni dahil etmediğinde nelerle karşılaşacağını bilmelidir. Ülkemiz
gerçeklerinde herkesin gönlünde yatan bir yerlerde yönetici olmaktır. Özellikle
tarihsel bir okuma yaptığınızda bunu rahatlıkla görürsünüz. Bir şeyi iyi
yapmaktan ziyade, o işin başında kendini görmek farklı durumlardır. Ve maalesef
ülkemizde ikinci durum cereyan etmektedir.
Yetkinlik Esaslı
Kadro Oluşturmak
Bu konuda kariyer planlaması, yetenek havuzu vb. isimler
altında çokça veri sağlayan sistemler bulunmaktadır. Buna rağmen, işin
psikolojik boyutu gözlemlerimize göre çoğu kez bunun önüne geçer. İki yetkin
kişi arasından tercihin kimin lehine olacağını hesaplamak işgörenin psikolojik
yeterliliğiyle, duygusal zekasıyla ölçülebilir. Görülen o ki, iki aday
içerisinde en fazla tantana yapan, en fazla narsistik yönü baskın, en fazla
eleştiren ve en fazla haddini bilmeyenler öne çıkmaktadır. Yöneticiler bunları
iyi tahlil etmek zorundadır. Bir iş yerinde yapı kuranlar kadar yapı bozucular
da bulunur. Her şeye muhalif bu karakterin tek amacı, yükselmek ve bir yere baş
olmaktır. Bunun için sürekli muhalefet içinde, hiziple meşguldür. Bu kişilerin
proaktif bir biçimde önceden bilinmesi ve bir işyerinde bireysel oyunculuğun
veya yıldızlaşmanın takım oyunu yok edeceği ve uzun vadede sistemi çökerteceği
iyi hesaplanmalıdır. Bu kişilere imkan verdiğinizde kurtulmanız artık pek
mümkün değildir.
Formel İnformel
İletişimi Güçlendirmek
İleride Sorun
Çıkarabilecek İşgören Konusunda Temkinli Olmak
Bu kişiler kimlerdir?
- Çok Konuşan (Genelde anlamsız),
- Narsistlik Yönü Baskın (Kendine hayran, her işi bildiğini sanan),
- Kifayetsiz Muhteris (Yeteneksiz, hırslı),
- Kıskanç,
- Yenilen Pehlivan (Sürekli güreşip yenilen),
- Antisosyal Kişilik Bozukluğu Olanlar (Hissedilmesi en zor kişilerdir. Yalancı, hizipçi, dedikoducu, çift taraflı oynayan vd. bkz: Antisosyal Kişilik Bozukluğu)
- İyilik Melekleri (Her şeye koşan ama tüm bunları gizli ajandasındaki planlar için yapan kişidir. Hissetmesi çok zordur. Tribüne oynayanlar bu grupta yer alır.),
- Köşeli Yapılar (Geçirgen olmayıp, her şeye muhaliftirler. Esnek olmayan bu kişiler, grup dinamiğini de ortadan ikiye bölerler.) Çağımız yönetimi inisiyatif ve esnekliği içinde barındırmaktadır. O nedenle, bu konuda yönetici temkinli olmalıdır.
Yönetme sanatının temeli insan olup, insanı tanıyan ve onu
yeteneğine ve o işin gereğine göre sevk eden yönetici başarılı olacaktır.
Unutulmamalıdır ki, yönetim denilen şey “insan ilişkilerini
iyi bilmek ve insanı tanımakla” mümkündür.
Yorum Yap