Blogger tarafından desteklenmektedir.

Bir OMÜTİT Mucizesi (Tiyatroda 30. Yıl)



Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tiyatro Topluğu (OMÜTİT), bu yıl 30. Yılını kutladı. 1980’in ilk çeyreğinde tiyatro etkinliklerinin başladığını biliyoruz. Bu makalemde, 1988’den bu güne kesintisiz olarak faaliyet gerçekleştiren OMÜTİT’den ve “Çocuk Oyunları”ndan bahsedeceğim.

OMÜTİT, tamamı öğrencilerden oluşan bir topluluktur. 30 yıl içerisinde 98 sahnelenmiş oyuna ulaşabilmiştir. Ortalama her yıl 2 yetişkin oyunu ile 1 çocuk oyunu sahneleyebilmektedir. Bazı yıllar bu sayı 5’e çıkmıştır. OMÜTİT bünyesinde “Atölye” sahnesi de yer alır. Burada ise yıllık en az 5 oyun sahnelenmekte ve sahnelen oyunlarda gösterilen performanslara göre; oyuncu, yönetmen, yazar, teknik eleman ihtiyacı karşılanmaktadır. Atölye oyunları, yukarıda bahsi geçen 98 oyunun dışındadır.

Topluluk 28 yıldır bir yönetim kuruluyla koordine edilmektedir. Kurulun üyeleri, seçimle işbaşına gelmekte ve deneyimlerini yeni üyelerle paylaşmaktadır. Yönetim kurulunun OMÜTİT’i birçok üniversite tiyatrosundan ayrı kıldığı vakıadır.

OMÜTİT, bir konservatuvar gibi faaliyet alanını büyütebilmiştir. Bu yönüyle de diğer topluluklardan farklılık taşır. Ortalama 150 üyeyle etkinlikler düzenlenmektedir. Bu yönüyle de büyük bir topluluk olarak değerlendirilmelidir.

25 yıldır kesintisiz olarak “Tiyatro Festivali” gerçekleştiren birkaç üniversiteden biridir OMÜTİT. Bu festivallerde, sanat bilincini ve duyarlılığını kazandırmayı başarabilmiştir. Sadece festivallerle değil; tiyatro camiasının önde gelen isimlerini konuşmacı olarak da festivallere dahil edebilmiştir: Turan Oflazoğlu, Dr. Demet Taner, Prof. Dr. Yıldız Kenter, Genco Erkal, Prof. Dr. Nurhan Tekerek, Ayla Algan, Orhan Alkaya, Haluk Işık bu isimlerden birkaçıdır.

OMÜTİT’in üniversite tiyatroları arasında sağladığı önemli bir farklılık da 25 yıldır; köy, kasaba demeden sahnelenen “Çocuk Oyunları”dır. Bu etkinlik, Türkiye’de ilk olması nedeniyle önemli bir fark ortaya koymaktadır. Her yıl okullarda çocuklara ücretsiz olarak oyunlar götürülmekte ve gidilen okula kütüphane (kitap ve kitaplık) hediye edilmektedir. Birkaç yıldır, Abant İzzet Baysal Üniversitesi de çocuk oyunları faaliyeti sürdürüyor. Faaliyeti başlatan akademik danışman Dr. Metin Akyüz de eski bir OMÜTİT’li olarak görev yaptığı kurumunda bu bayrağı taşımaktadır.  

Peki çocuk oyunlarının önemi nedir?

Literatürde, oyun kavramı üzerine en kapsamlı bilgiyi Johan Huizinga (Homo Ludens- Oynayan İnsan) verir. Oyun yaşamın temelidir. Öyle olmasa, biz yetişkinler belli bir yaşa ulaştığımızda oyunla ilişkimizi keserdik. Oyun, bugün bilgisayar oyunlarından tutun da sportif oyunlara, tavlaya, satranca kadar yaşamımızın içerisinde değil midir? Demek ki insan oyunla kendini var ediyor. Bu işin felsefik boyutu. Ülkemizde ise, çocuk ve oyun üzerine en kapsamlı araştırmayı Huizinga’nın çağdaşı, ünlü eğitim filozofumuz Prof. Dr. İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu yapmıştır. Baltacıoğlu’nun görüşleri: “Öz tiyatro” (Gelenekselle moderni birleştirmek) halen güncelliğini korumaktadır. Bu büyük filozoftan esinlendiğini düşündüğüm Türk Tiyatrosu’nun Moliere’i Haldun Taner de “Bizim Tiyatro” kavramını ortaya atmıştır. Netice olarak Baltacıoğlu, sadece tiyatroya değil, çocuk ve oyun kavramlarına da araştırmalarına konu edinebilmiştir. Baltacıoğlu, çocuğun öğrenmesinde “dramatizasyon”un önemini, eğitim ve estetik açısından tutarlı görüşlerle ortaya koymuştur.

Çocuk tiyatrosu, toplumun estetik ve sosyal bilinçlenmesinde en etkili yöntem olmaktadır. 90’lı yılların ilk yarısında Dorothy Heathcote tarafından ortaya atılan ve dünyada önemli yankı bulan “Yaratıcı Drama” kavramının temellerini gene Baltacıoğlu’nun araştırmalarında görebilmekteyiz. Demek ki, çocuk eğitiminde; dramatizasyon ve  yaratıcı drama ilk sırayı alıyor. Kesin olarak diyebileceğim tek bir şey vardır: İnsan nesli var oldukça çocuk ve oyun bir arada olacaktır. Bırakın çocuğu bu yetişkinler için de geçerlidir. Yetişkinler için tiyatro kavramı hali hazırda bir lüks olarak düşünülebilir. Çünkü, ekranlarda her şey profesyonelleşti. Işık oyunları, sahnelemede fantastik öğeler seyirciyi ekrana hapsetmektedir. Hatta gelecekte, sanal gerçekliğin oyun dünyasını tamamen içine alacağı kuşku da götürmemektedir. Buna rağmen, tiyatronun canlı bir etkinlik olması, halen cazibesini korumasına önemli bir katkıdır.

Sonuç olarak; çocuk oyunları, geleceğin nesillerini yetiştirmekte en önemli araç olarak işlevini koruyor. OMÜTİT’in sahiplendiği bu gerçeğe şapka çıkartıyor, 25 yıldır devam eden bu başarıdan dolayı, emek veren tüm üyelerini saygıyla selamlıyorum.

Hey Hey Tiyatro!

1 yorum: