Kişisel Gelişim Zokası
KİŞİSEL GELİŞİM ZOKASI
Okuyalım efendim, okuyalım! Lütfen okuyalım, illa ki okuyalım!
Son zamanlarda “kişisel gelişim” modası aldı başını gidiyor. Etrafta bu işten kazanç sağlayan ve bir çoğunun hangi mesleğin erbabı olduğunu bilemediğimiz bir güruhla karşı karşıyayız. İnsanın güdüsel davranışlarından birisi olan geleceği hakkında bilgi sahibi olma ve geleceğini şekillendirme isteği ilk insandan bugüne çeşitli araçlarla tatmin edilmeye çalışılmıştır. Kehanetin ve kâhinliğin birçok kutsal kitapta yer bulması ve hatta yasaklanması da kökünün ne kadar eskiye gittiğini gösterir. İlk yazılı belge niteliğinde “Sümer Tabletleri”nde de büyücülük vekehanet yer bulmaktadır. Ölümlü insan, hayatı anlamlandırmak ve kendisi hakkında bilgi sahibi olmak adına modern kâhinler dediğim, kişisel gelişimcilere kendilerini vakfetmiş vaziyettedir. Bu hazin durumdan istifade etmeye kalkanlar(bi-la istisna) ciddi anlamda bu işten nemalanmaktadır. Verdikleri seminerlerin isimlerinden tutun da yazılan kitapların adlarına kadar ortada bir garabet olduğu aşikârdır. Buna rağmen necip vatandaşımız niçin buna tenezzül etmektedir?
Efendim, insanoğlu hikâyeye meraklıdır. Bu Çin’de de böyle, İspanya’da da böyle… İnsanların, duymak istedikleri hikâyeler vardır. Bunu bilenler de, duymak istenilen hikâyeleri anlatırlar. Prof. Dr.Nevzat Tarhan’ın deyişiyle, “hayâl tacirleri”dir bunlar. Bunlar şöyle tanınabilirler (istisnalar kaideyi bozmasa da): İyi giyinimli, hitabeti kuvvetli, bol bol hikâye anlatan (dini, lâ-dini), anlattığı konuyla uzmanlığı arasında hiçbir ilişki bulunmayan, bol sertifikalı kişilerdir. Hiçbir bilimsel disiplini olmayan ve hatta hiçbir üniversite akademisinde kürsüsü bulunmayan konularda sözde uzman olarak varlıklarını tescil ettirmektedirler. Genel olarak, uzmanlıkları (sözüm ona) uyduruk bir ticari kuruluşun sertifika programından ibarettir. Daha da ilginci, bu kuruluşların orijinleri yurt-dışıdır. Her şeyin ticareti olduğu gibi eğitimin de ticareti olmaktadır.Acı olanı ise, eğitim sisteminin bu tarz yapılara nasıl müsamaha gösterdiğidir.Geçen hafta Hürriyet İK’de yayınlanan bir makalede “yaşam koç”larının %48 sahte olduğu söyleniyordu. Şahsi kanım ise, “yaşam koçluğu”nun %100’ü halen oturmuş bir bilimsel disiplini icra etmiyor. Vakıa, “ayıkla pirincin taşını” diye boşuna denmemiş.
Hayatının uzun bir kısmını okuyarak geçiren bir kişi olarak, hayata dair anlamlı bir şeyler eden kişilerin hiçbirinin kişisel gelişim maskesini takmadığını söyleyebilirim. Bizim değerlerimizden; Yunus, Mevlâna, Şeyh Edebâli, Cemil Meriç, Âşık Veysel ve daha niceleri kişisel gelişim uzmanı değillerdir. Hepsinin bir mesleği olup, o mesleği layıkıyla yerine getiren kişilerdir. Bir kişinin kişisel gelişim uzmanı olabilmesi için başta, kendi kişisel gelişimini tamamlaması gerekir. Bir söz vardır hani “ kel ilacı bulsa başına sürer” diye. Ayrıca, birinin kişisel gelişimini sağlamak kimin haddine! Bu konular hassasiyet ihtiva eder. 2 saatlik seminer için 25 bin lira istenince o kitlenin kişisel gelişimi tamamlanıyor mu? Ya da amiyane tabirle “ver gazı” misali bir kitap paragrafıyla kişisel gelişim kemale eriyor mu?
Ezcümle; vatandaşlarımız, iş dünyamız bu kerameti kendinden menkul hayâl tacirlerine gönüllerini vakfedeceklerine, adam akıllı kitap okusunlar. Sadece gerçek biyografiler okunsun o bile yeter… Bakın o zaman kişisel gelişim nasıl tekâmül ediyor.Şişirme kitaplardan, müsamere gösterilere karnımız toktur. Okuyalım efendim, okuyalım! Lütfen okuyalım, illa ki okuyalım!... Doğru kişileri dinleyelim, doğru kişileri okuyalım. Şu yalan dünyada bir nebzecik doğru varsa onu da kendimiz bulalım. Ne diyor divan şairi Şeyh Galib “ Hoşça bak zatına (kendine) ki zübde-i âlemsin (âlemin özüsün) sen!”
Yorum Yap