Blogger tarafından desteklenmektedir.

Gözüm Canum Efendüm Sevdüğüm Devletlu Sultanum (Şiddete Hayır)








GÖZÜM CANUM EFENDİM SEVDÜĞÜM DEVLETLU SULTANUM


Silahsız bir toplum için şiddete hayır, diyoruz. Ve hepsinden öte, silahlı insanlar görmek istemiyoruz.
Fuzuli “Murabba”sında sevdiğine yukarıdaki sıfatlarla seslenir. Devlet kavramı, şiirimizde olduğu gibi,tarihimizde önemli bir yere sahiptir, adeta sevgilimizdir devlet.

Anayasanın 5. Maddesinde“Devletin Temel Amaç Görevleri” açıklanırken, “(…) kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak (…)” ibaresiyle karşılaşırız. Devletle ilgili görüşler Platon’dan Thomas More’a, Kutadgu Bilig’den Makyavel’e kadar uzanır.  İçlerinde devlet yöneticisinin zalim olması gerektiğini savunan Makyavel dahi, fikirlerini devletin işleyişi üzerine kurgulamıştır. Yani, devletin güçlü olması için her uygulama mübah olmaktadır. Bütün bu görüşlerin temelinde ise, “kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğu” yatmaktadır. Bu kadar mevzuyu niçin dile getirdik izah edelim.

Gün geçmiyor ki her haber kanalında ya da internet haber portalında, sosyal medyada, bir silahlı saldırı haberi gelmesin. Sosyal medyayla birlikte, cinayet görüntüleri de paylaşılır oldu. Toplumun nezdinde normalleşen bir süreç haline geldi cinayet. Diğer taraftan, dizilerde mutlaka bir kovalamaca sahnesi; birinin yüzüne (hatta ağzının içine) silah doğrultma, silahlı çatışma ve nerden peydahlandığı bilinmeyen anormal tipler ile onlara ait jargon (konuşma dili), kanıksanır oldu. Davranış bilimleri üzerine çalışan bilim insanları, bu tarz genelleşen davranışların bireyler üzerinde olumsuz bir etkiye neden olduğunu çalışmalarla ortaya koymuştur. İnsan sosyal bir varlıktır ve sosyal ortama göre hareket etmekte, çoğunluğun davranışlarını taklit etmektedir. Özellikle ilk gençlik döneminde ergenlerin rol model olarak örnek aldıkları kişiler bulunur.Televizyon dizileri ise, bu örneğe olumsuz etki etmektedir. Telefonu mafyavari tutmak, herkese atarlanmak, alan genişleten (saldırgan) beden diliyle yürümek veya davranmak televizyonlarda her saniye görülebilmektedir. Bu durum kız çocukları açısından da problem doğurmaktadır. Onlara göre de erkek; saldırgan, amiyane tabirle kodu mu oturtan bir varlıktan ibaret olarak görülmektedir. Birkaç yıl önce bir tatil beldesinde restorantta yemek yerken, yer kavgası nedeniyle olumsuz bir durum yaşanmıştı. Bir aile reisi, önce diğer masadaki kadını itmeye kalktı,ardından kadının kocası gelince de ona küfretti ve saldırdı. Hiç unutmam, bu Vandal aile reisinin  kızı (14-15 yaşlarında) şöyle diyordu, “babam o ..avat’ın hakkından geldi.”

Birileri ülkenin hakkından geliyor. Barbarlık, vandallık tahammül sınırlarını zorlamaya başladı. Herkeste silah ve kesici alet var. Kime bir şey deseniz hemen sinirleniyor. Güvenlik problemi nedeniyle vatandaş olarak bazı semtlere giremiyoruz. Her yerde bir çatışmadır almış başını gidiyor. Devlet, vatandaşın huzur ve refahını korumakla mükellefse, bunun yolunu bilen şöyle gelsin. Dünyada suç oranının en fazla olduğu ülkelerin başında ABD geliyor. Sosyal psikologlar bunun nedenini kültürsüzlük ve kimliksizlikle açıklıyor. İyi de bizim kimliğimize ne oldu,kültürümüz mü yok? Demek ki bir şeyler hızlı bir şekilde dejenere oluyor.Eğitim, kültür ve kanunlar bu çıkmaz yoldan bizi döndürebilir. O nedenle,silahsız bir toplum için şiddete hayır, diyoruz. Ve hepsinden öte, silahlı insanlar görmek istemiyoruz. Bunu engellemek çok mu zor ey devletlü sultanım?

Hiç yorum yok