Bir Dahinin Anatomisi Atatürk
Gardner tarafından ortaya atılan “Çoklu Zekâ Teorisi” 2005 yılından itibaren eğitim sistemiz içinde yer almaya başladı. Teori kısaca: Her insanın en az iki baskın zekâya sahip olduğunu, ikinin üzerine çıktıkça üstün zekânın ortaya çıktığını savunur. Bu teoride yer alan zekâ çeşitleri ise;mantık-matematik zekâsı, alan boyut zekâsı (fizikçilerde, sporcularda vb. Örn. 3 sayılık atış için gereken bir zekâ), müzik zekâsı, dil zekâsı, sosyal zekâ(politikacı, avukat, gazeteci vb.), beden-kinestetik zekâ (bale, tiyatro,sporla ilgili kişiler vb.), öze-dönük zekâ (bilim insanları), çevreci zekâ (doktor, veteriner, biyolog, çevreciler vs.)
Çoklu Zekâ teorisin yerine günümüzde Cattel-Horn-Caroll CHC Kuramı ortaya atılmıştır. Bu kuram incelendiğinde; dil, mantık, alan-boyut zekâlarının yer aldığı görülür. Buna rağmen; beden, müzik, sosyal vd. zekâ türleri tam olarak yer almamaktadır. Araştırmacıların konuyla ilgili doyurucu izahta bulunacağını umuyoruz. Gardner, İstanbul’da verdiği konferansta, 8 tür zekânın da üstünde olduğuna inandığı bir zekâ türü ortaya atmıştır: “İletişim Zekâsı.” (Zekânın oluşumu üzerine Editörü olduğum dergide, Prof. Dr. Tohit Güneş’in ele aldığı makaleyi şiddetle tavsiye etmekteyim. Bkz. www.kurumsalegitimdergisi.org)
Bütün bunlar bir tarafa, birçok konuda yetenekli kişilerin olduğu su götürmez. Biz bunlara deha diyoruz. Atatürk’ün dehasını, özellikle liderlik özelliklerini “Türkiye’de Yönetim Becerileri ve Liderlik” kitabımda etraflıca ele aldım. Bu makalede “Çoklu Zekâ Teorisi” ışığında, Atatürk’ün dehasını inceleyeceğiz. Sırasıyla örneklendirelim:
Bedensel-Kinestetik Zekâ: Gerek zeybek gerekse de dans yeteneği, yüzme, ata binme becerisinin izleyenler tarafından sitayişle anlatıldığını biliyoruz.
Çevreci Zekâ: Ağacı kestirmemek için çiftlik evini zemininden kaydırması, köpeğine olan düşkünlüğü, çocukları çok sevmesi ve evlat edinmesi, Kızılay Meydanı’ndaki o geniş caddeyi düşünebilmesi, tarihi eserlere ilgisi, kıraç Ankara’ya Orman Çiftliği kazandırması bunlardan birkaçıdır.
Müzik Zekâsı: Gerek alaturka gerekse de alafranga müziğe düşkündür. Bu çerçevede söylediği türküler, kurdurduğu konservatuar, sanat müziğinde bir makamdaki peşrevin yerinin değiştirilmesi üzerine düşünceleri(Bkz. Youtube: Murat Bardakçı), sanatçıları çağırıp keyifle dinlemesi (Bkz. Youtube:Müzeyyen Senar, Safiye Ayla), çok sesli müziğe ilgisi örneklendirilebilir.
Alan-Boyut, Resim Zekâsı: Giydiği kıyafetleri kendisinin tasarlaması, renk uyumu ve gösterdiği itina. Mahir bir kreatör gibi davrandığını gösterir.
Mantık-Matematik Zekâsı: Matematiğe ilgisi, fen kafasına sahip oluşu ve bilimsel düşüncenin hamisi olması itibariyle bu becerisi tartışma götürmemektedir. Muazzam bir mantık ve öngörü sahibidir.
Dil Zekâsı: Atatürk’ün yazıları incelendiğinde, değme edebiyatçının bu naiflikte yazamayacağını iddia edebiliriz. Dilin tüm imkânlarını kullanan ve düzgün bir diksiyonla konuşan. Yazılarında anlatım bozukluğuna düşmeyen ve dil estetiğini muhafaza eden bir yapı ortaya koymaktadır. Dil Devrimi, Türk Dil Kurumu, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi en önemli göstergelerden birisidir. Diğer taraftan, çok okumakta ve aynı zamanda şiir de yazmaktadır.
Öze-dönük Zekâ: Adeta bir bili insanı gibi her konuda araştırmaya yönelmesi, her akşam sofrasında alan’ın ünlü isimleriyle konuları tartışması, Arapça geometri terimlerini Türkçeleştirmesi, tiyatro metinlerine el atarak “Dramaturji” yapması ve bir sosyolog gibi toplumun ihtiyaçlarını saptayarak ilkeler ortaya koyabilmesi bunlardan birkaçı olmaktadır.
Sosyal Zekâ: Günümüzde, aydın-cahil tartışması çok revaçta olsa da, Atatürk daha o zaman, Hakiki müstahsil olan köylü milletin efendisidir, diyebilmiştir. Bu büyük bir sosyal zekânın tezahürüdür. Halkla ilişkiler kurmanın tüm inceliklerini, hitabeti en etkili şekilde kullanmaktadır. Nutuk, bunun en güzel temsilidir. Atatürk, iletişim ve sosyal becerisiyle bulunduğu ortamlarda her zaman lider kalabilmiştir.
Netice olarak, sayfalarla yazabileceğimiz bu 8 özelliğin Atatürk’te bir arada bulunması, bırakınız ikinin üzerinde bir baskın zekâyı,neredeyse tüm zekâ türlerinde etkinliği ortaya çıkmaktadır. Atatürk denilince şöyle bir durmak gerekiyor efendim. Yanılıyor muyum ne dersiniz?
Yorum Yap