Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda
Üniversitede yıllar önce Prof.
Dr. Yıldız KENTER ile bir panel gerçekleştirmiştik. Söyleşi sırasında hoca, bir
öğrenciyi sahneye davet edip uygulama yaptırmak istediğini söyledi. Öğrencimiz
sahneye çıktı ve hoca, haydi yürüyelim, dedi. Birlikte sahne etrafında
yürüdüler ve hoca bir anda durdu. Niye yürüdün sen şimdi? diye, öğrencimize sordu. Öğrencimiz de, siz yürüdüğünüz için, diyerek yanıtladı. Hoca, ilk dersini şöyle verecekti. Yürürken bir amacınız olmalı, niye
yürüdüğünüzü bilmeniz şarttır. Üniversiten hocam Doç. Dr. Mustafa KIRCI da,
otobüste ayağıma basan adamdan hiç hazzetmiyorum, bir insan önüne arkasına
bakacak, sağından solundan haberi olacak, derdi.
Akşamları, evimizin yakınında bulunan
parkta yürüyüş yaparım. Uzun bir parkuru bulunan parkın koşu yolu üç şeritten
oluşuyor. Gelin görün ki; yürürken bir anda duranlar mı, yürüyüş yolunda
bisiklet sürenler mi, ailecek sohbet yürüyüşü eda edip tüm şeriti işgal edenler
mi, hangisinden bahsedelim? Aynı vak’ayı
zaman zaman yüzme havuzunda yaşarım. Sizin kulvarınıza şapbadanak yandan
girenler, veya sağ
şeritten yüzerken godzilla gibi karşınıza çıkanlar(her yerde yıllardır, uyarı olarak bulunmasına rağmen), birçok kez toslaşarak dost
olduğum, sohbet halinde arkadaşlarıyla yan yana yüzen (nasıl başardıkları halen
bir muamma olsa da) vatandaşlarımız gelirler aklıma.
Tıpkısını trafikte de yaşamıyor
muyuz? Kaosun bir düzene dönüştüğü trafik keşmekeşi… Bu gerekçeyle sabahları
trafiğe çıkmaktan imtina ediyorum. Birbirine saygısını yitirmiş toplumun
fertleri, gemisini kurtaran kaptan misali ya da her koyun kendi bacağından
asılır, düsturuyla hareket ediyor. Kimse kimseyi takmıyor. Facebook’ta beğeni
toplayan Prof. Dr. Türker KILIÇ’ın benim de hoşuma giden bir konuşması
(üniversitenin açılış dersi) var: “Sizi
var eden, yanınızdakidir.” Bağlantısal bütünselliği anlatıyor bu derste...
Eğitim, insanların nasıl yürümesi
gerektiğini de öğretmeli azizim. Nasıl oturup, nasıl kalkması gerektiğinden
tutun da; nasıl konuşup, nasıl yazması gerektiğine kadar… Netice olarak,
yanımızdakine dikkat etmediğimiz sürece, bir bütünün parçası olduğumuzu idrak
etmediğimiz sürece, daha çook yürürüz biz bu yollarda!
Hadi Kamilciğim yürüyelim! Ama neden? Neden olmasın? 😅
YanıtlaSil